Amerikan havacılık şirketi Boeing, MQ-25 insansız hava aracının yakıt ikmal sistemine ait araç yönetim sistemi bilgisayarını yükseltmek ve modernize etmek için çalışmalara başladı. Bu kapsamda havacılık ve savunma sanayinde faaliyet gösteren dev İngiliz şirketi BAE Systems ile iş birliği yapılacağı açıklandı. DUYURU GELDİ.
BAE Systems tarafından yapılan açıklamada, teknolojilerin yenilenmesinin süreç gücünü artırarak yetenek sağlayan entegre bir çözüm sunduğu belirtildi. MQ-25’lerde amaç uçuş performansını artırmaktı.
Sistemin yeni nesil teknolojisi (VMSC), MQ-25’in tüm uçuş yüzeylerini kontrol edebiliyor ve genel araç yönetim görevlerini yerine getirebiliyor. Donanmanın ilk operasyonel taşıyıcı tabanlı insansız uçağı MQ-25; Havadan yakıt ikmali kabiliyeti sağlamak üzere tasarlanmıştır. Ayrıca F/A-18 uçaklarının yakıt ikmal görev yükünün hafifletilmesi, diğer önemli görev rollerinin üstlenilmesine olanak sağlanması ve filo kapasitesinin arttırılması da amaçlanıyor.
Askeri Uçak Sistemleri Kıdemli Müdürü Corin Beck, “BAE Systems, uçuş açısından kritik sistemler ve çözümlerde lider konumdadır. MQ-25 için geliştirdiğimiz VMSC, bu platformun gelişmiş işlevsellik sağlayarak bugünün ve yarının kritik görevlerini yerine getirmesini sağlarken, Ayrıca uçakla ilgili gerekli bilgilerin de bu bilgisayarda konsolidasyon yoluyla sağlanması, donanım miktarını da azaltacak.” İfadelerini kullandı.
Uygun maliyetli VMSC planı, uçaktaki boyutu, yükü ve güç alanını optimize ederken bilgi işlem gücünü artırmak için dört çekirdekli işlemciler kullanacak şekilde tasarlanmıştır. MQ-25 VMSC için seçilen çok çekirdekli işlemci yakın zamanda başka bir ABD askeri platformunda kalifikasyonu tamamlayarak bu programın maliyetini, programını ve entegrasyon riskini azalttı.
Bu son derece verimli entegre sistem, diğer birçok yerleşik bilgisayarın yerini alarak daha fazla kapasite sunar, uçağın güvenilirliğini artırır ve Donanmanın sahip olma maliyetini azaltır. Yeni nesil teknoloji aynı zamanda MQ-25’e istihbarat, gözetleme ve keşif (ISR) teknolojileri gibi gelecekteki görevleri destekleyecek şekilde büyüme yeteneği de sağlıyor. Bu teknoloji, insanlı-insansız grubun (MUM-T) işlevsel konseptine öncülük ederek gelecekteki tüm taşıyıcı tabanlı insansız sistemlerin temelini atıyor.
